Yazıyı yazarken bu blogun huysuz bir adamın güncesi gibi olacağını hissettim böyle huysuz yazılarımı baştan okuyucular için uyaracağım.
DİKKAT HUYSUZ BİR ADAMIN AĞZINDAN DÖKÜLMÜŞ AŞIRI CRINGE LAFLAR OKUYACAKSINIZ OKUMASANIZ DAHA İYİ OLABİLİR
Dost meclislerimde sık sık üretilmiş eserler hakkında konuşurum ve böyle ortamların en bıçkın, en edepsiz, en kötücül delikanlısı olmayı çok severim. Hatta bu özelliğimden dolayı çok çok çok(baya fazla)(3 kere çok demek bence fazlasıyla vurucu, miktarın fazlalığını belirtmek için eminim Türkçemizde güzel kelimeler vardır ama en tatlı yol bu bence) önemli bir yengem tarafından "mood düşürücü" olmakla suçlandım. Amacınız kötü bir şeyse işin sonunda kötü bir insan olarak nitelendirilmek gelecek en güzel övgüden daha güzeldir ve savaş kazanacağım diyenlerindir(2. önerme hiç uymadı ama sonu geniş zaman ekiyle biten boktan önermemi güçlendirmek için çok kabul gören 2. bir önermeye başvurdum)
Bu dost meclislerinde tartışırken insanların bir şeyi neden sevdiklerini asla anlayamadıklarını fark ediyorum. Daha da kötüsü beğendikleri aşırı ucuz şeyleri övecekken o kadar sığ ve saçma yönlerini öne çıkarıyorlar ki artık karşımdaki insana saygı duymayı bırakıyorum. Tabii ki de insanların zevkleri farklıdır ve benim için hiç bir vuruculuğu olmayan bir sahneyi vurucu bulabilirsiniz. O zaman sadece kabuğuma çekilip sizi sırf benden farklı bir şey beğendiniz diye aşağı görmekten başka hiç bir şey yapamam. Ama eğer ki(python elif gibi düşünün) eserin özünü anlamadıysanız, beğendiğiniz şey sadece eserin kötü bir süsüyse, beğenmenizin sebebi hiç o anlama gelmeyen bir şeyle kurduğunuz duygusal bir bağ ise; işte o zaman da sizi kabuğuma çekilip aşağılarım. Daha da kötüsü başka dost meclislerinde dedikodunuzu yaparım ve artık blogger.comun bana verdiği yetkiye dayanarak internetin dehlizlerinde azap saçan dilimle aşağılarım(bu benim dünyamda bir insanı öldürmek anlamına gelir)
Bir eser neden iyi olur sorusu hakkındaki fikirlerim bir başka yazının konusu. Bu gün için sadece gündelik hayatta karşılaştığım olaylardan örnek vererek bu insanlara sinirimi kusacağım
Dandik eleştiri No1: dönüşüm kitabının daha başında adam böcek olarak uyanıyor ama kendi değişimine şaşırmak yerine saate bakıyor, bu direkt kapitalist dünya düzeni hakkında çok şey anlatıyor ve empati yapmamı sağlıyor
Hatalar: Dönüşüm kitabı kapitalizmin çarklarına çomak sokuyor gerçekten de. Aslında bu başarılı bir eleştiri sayılabilir ama içinde bir sürü hata içeren bir eleştiri
No1: Eseri özüyle anlayamama problemi görüyorum burada aslında kapitalizmin çarklarına sallamaktan çok dönüşümün genel olarak yaptığı şey alman toplumunun nasıl iş yaptığını, salak sorumluluk duygularını eleştiriyor. Oradan birkaç tane adam duyuyorum(kadınların sesinin duyulmasını istemeyen aşırı cinsiyetçi adamlar olduğunu düşünüyorum çünkü hiç bir kadının sesi gelmiyor)diyorlar ki ben kitapla bu şekilde bağ kuramaz mıyım tabii ki kurabilirsin ama buradan övmek başlangıcındaki zekice olan ama bir yandan da bir novellanın her zaman iyi olmasını sağlamayan basit bir felsefi atılımla övmek bence çok zekice değil.
No2:Bence bir eseri mediumuna göre değerlendirmeliyiz. Edebiyat eserini değerlendiriyorken içindeki felsefi söylemi değerlendirmek çok akıllıca bir şey değil. EDEBİYAT FELSEFİ SÖYLEMLERİMİZİ DİLE GETİRMENİN SIĞ BİR YOLU DEĞİLDİR. Tabii ki Franz Kafka zeki, sistemin dışında düşünebilen, sistemin boktanlığını fark edebilecek bir insandı ama bu onu iyi bir edebiyatçı; yazdığı eseri iyi bir eser yapar mı? Çünkü ben bu övüşte herhangi bir içselleştirme, herhangi bir akıcılığa övgü, herhangi bir duygusal bağ görmüyorum. Sadece kapitalizmin bizi ne kadar kötü etkilediğini görebiliyorum. Gerçekten kapitalizm bizi garip bir sorumluluk içine mi sokuyormuş? Allah Allah.
Dandik eleştiri No2: Albüm dinlenirken bir arkadaşım bu albümü yapan insanların roman yazdığını dile getirdi
Hatalar: Müzik eleştirmek gerçekten çok zor bir iş olduğu için fazla hırpalamayacağım ama bu zihniyet neden ülkemizin gelişmesini engelliyor herkesin bilmesi gerekiyor.
No1:Yine bir eseri mediumuna göre değerlendirememe, bundan dolayı da çok yanlış kelime seçimleriyle tüy dikme problemi görüyorum. Bir müzik albümünün roman gibi yazılmış olması ne demek ki. Seni farklı duygulara mı sokuyor? Bunu "beni duygusal olarak bir yolculuğa çıkarıyor" şeklinde demek yerine neden roman gibi yazılmış dersin ki. Hem müzik duygu transferinin daha kolay ve daha yoğun olduğu bir alan(en azından benim için).
Hatalardan çıkarılacaklar: bu yazdıklarım büyük şeyler değil ve çok değerli arkadaşımın boşluğunda yakaladığım bir söz kalıbını bu kadar eleştirmek ahmakça. Ama ben bütün lafları sosyolojik bir input olarak ele alırım(zırh, 2024). Burada asıl mesele(arkadaşımdan bağımsız çok büyük diğer insanların görmekte zorlanabileceği kimisinin büyük numaralı gözlüklerle göreceği benim gibilerinse çıplak gözlerle hemen anlayabileceği bir yere geldik kesinlikle bu arkadaşımın böyle bir insan olduğunu düşünmüyorum) insanlar eserleri yorumlarken eserin ne olduğunu, ne ifade ettiğini anlamaktan acizler. Önlerine konmuş eserlere bir sirk eğlencesi gözüyle bakıyorlar veya ilk hatadaki hıyarsa entelektüel bi eseri kendi entelektüel sözleriyle anlamlandırmak yerine; ezbere, en somut, belki başkasından duyduğu yeriyle övüyor. Bir insan daha eğlencesi için ortaya konmuş eseri neden beğendiğini anlayamıyorsa kendini, hayatta neler sevdiğini nasıl anlayabilir ki?
python elif'i ben de tanır ve bir o kadar severim
YanıtlaSilAnlıyor da ifade edemiyordur belki yaa o kadar da sert olmasan keşke, müziksiz bir punk şarkısı, kafiyesiz bir taşlama gibi olmuş.
YanıtlaSil"Anne anne bak albüme roman diyen kişi benim bak ünlü oldum"